top of page
  • TÜZDEV

ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN KARŞILAŞTIĞI SOSYAL VE DUYGUSAL PROBLEMLER

Güncelleme tarihi: 11 May 2019

Gelişim fiziksel, bilişsel, sosyal ve duygusal yönleri ile bir bütün olmakla birlikte, sosyal-duygusal gereksinimler, kişinin yaşadığı ortama sağlıklı bir biçimde uyum sağlayabilmesi için gerekli tüm koşulları kapsamaktadır. Bu gereksinimler kişinin kendini ifade edebilmesi, duygularını kontrol edebilmesi, çevresindeki bireylerle sosyal ilişkiler kurabilmesi ve içinde bulunduğu toplumun, ilke ve değerlerine uyum sağlayabilmesini içermektedir. Zaman zaman tüm çocukların sosyal-duygusal sorunlar yaşayabileceği bilinmekle birlikte, üstün yetenekli çocukların ihtiyaçları bazı açılardan değişkenlik gösterilmektedir. Bunun başlıca sebebi olarak; üstün yetenekli çocukların fiziksel, bilişsel ve sosyal- duygusal gelişimlerinin hızı ve derecesi genellikle hem akranları hem de diğer üstün yetenekli çocuklar arasında farklılık göstermesidir. Üstün yeteneklilerde görülen gelişimdeki bu farklılıklara “eş zamanlı olmayan gelişim” adı verilmektedir.


Üstün yetenekli çocuklarda görülen bu eş zamanlı olmayan gelişime yönelik farkındalığın olmaması ya da bu kavramın tam olarak ne anlama geldiğinin anlaşılmamış olması, üstün yetenekli olarak adlandırılan çocukları için kısa ve uzun vadede önemli birçok risk unsuru oluşturmaktadır. Özellikle okul öncesi dönemde bilişsel gelişimleri açısından akranlarından daha ileri bir seviyeye sahip olan bu çocukların, sosyal-duygusal gelişimlerinin aynı oranda ilerleme gösterememesi ve kendilerine özgü gelişimsel farklılıkları da onların çeşitli sosyal ve duygusal problemlerle karşılaşmalarına neden olabilmektedir. Örneğin; bilişsel olarak yaşıtlarının ilerisinde davranışlarda bulunan 6 yaşındaki bir üstün yetenekli çocuğun, oyuncağıyla oynamak isteyen diğer bir çocuk karşısında ağlamaya başlaması ve 3 yaşındaki bir çocuğun sergileyeceği davranışları sergilemesi olağan bir durumdur. Bu çocukların kendilerine özgü gelişimsel farklılıkların ebeveyn ve eğitimciler tarafından farkındalığı ileride karşılaşabilecekleri akranları tarafından dışlanma, arkadaş edinemeyerek yalnız kalma, aşırı mükemmeliyetçi tutumları nedeniyle tatmin olamama ya da ulaşılması zor hedefler belirleme, başarıyı elde etmeleri için yoğun baskı altında olma ve karşılaştıkları durumlara üst düzey bir duyarlılıkla yaklaşarak geliştirdikleri stres ve depresyon gibi sosyal-duygusal sorunların önüne geçilebilmesi açısından çok önemlidir.


1. Sosyal İzolasyon / Dışlanma

Sosyal dışlanma, üstün yetenekli çocukların yaygın olarak karşılaştıkları problemlerden birisidir. Üstün yetenekli çocukların maruz kaldığı bu dışlanma üç şekilde karşımıza çıkmaktadır. Birinci tür dışlanma; üstün yetenekli çocukların kendilerine özgü yeteneklerinin, akranları ve çevresi tarafından farklı olarak adlandırılıp, onları sosyal grupları içerisine almayarak bilinçli olarak yapılan dışlanmadır. Bu tür dışlanmanın kaynağı kıskaçlıkta olabilir.

İkinci tür dışlanma ise; üstün yetenekli çocukların yapmaktan zevk aldıkları etkinliklerin akranlarından farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu çocukları sosyal arkadaşlığın yanı sıra zihinsel arkadaşlık da kurmaya çalıştıkları için zihinsel olarak kendi düzeylerine daha yakın çocuklar ile arkadaşlık etmeyi tercih etmektedirler. Akranları arasında da benzer arkadaş arayışı içine girdiklerinden dolayı istemeseler de zamanla yalnızlaşmaya başlayabilmektedirler.

Üçüncü tür diye adlandırdığımız dışlanma ise üstün yetenekli çocukların kendilerini akranlarından ve çevresinden ayrıcalıklı olarak görmesinden kaynaklanan, üstün yetenekli çocuklar tarafından bilinçli olarak yaratılan dışlanmadır.


2. Mükemmeliyetçilik

Mükemmeliyetçilik; çocuğun yaptığı işi en mükemmel şekilde yapmaya çalışması ve bu doğrultuda da bazen kendisine aşırı derecede yüksek ve gerçekçi olmayan hedefler belirlemesidir. Üstün yetenekli çocuklarda yaygın olarak karşılaşılan mükemmeliyetçi kişilik yapısı olumlu ve olumsuz yönleriyle ikiye ayrılmaktadır.

Olumlu mükemmeliyetçilik; çocuğun ulaşılabilir hedefler doğrultusunda göstermiş olduğu sağlıklı çaba olarak tanımlanırken, olumsuz mükemmeliyetçilik; çocuğun gerçek dışı aşırı yüksek hedefler belirlemesi ve bu hedefler doğrultusunda göstermiş olduğu çabalarından tatmin olamaması, başarısızlık korkusu ile ertelemelerde bulunması olarak tanımlanmaktadır. Olumlu mükemmeliyetçi eğilimin sonucu olarak; çocuğun motivasyonu ve başarı oranı yüksek, benlik algıları da sağlıklı bir şekilde gelişmektedir. Olumsuz mükemmeliyetçi eğilimin sonucu olarak ise üstün yetenekli çocuk, kendi performansını yetersiz bulma, küçük hatalara aşırı tepkiler verme ve sorumlulukları erteleme gibi davranışlarda bulunabilir. Risk almaktan kaçınan mükemmeliyetçi yapıda ki üstün yetenekli çocuk, sadece yetenekli olduğu alana yoğunlaşabilir ve bunun sonucunda da düşük başarı seviyesi gösterdiği alanlara karşı güvenini kaybedebilir. Ya da çocuk kendini değerli hissetme duygusunu başarıyla ilişkilendirmiş olabilir ve bu doğrultuda kendisine çevresindekilerin beklentilerinin üzerinde, ulaşılması güç hedefler belirleyebilir.

Bu düşünce tarzındaki üstün yetenekli çocukların her zaman daha iyisinin yapılabileceklerine olan inançları ve performanslarına vermiş oldukları değer, onlarda her konuda mükemmeli başarmalıyım tarzı gibi yanlış bir düşüncenin gelişmesine yol açabilir.

Her zaman en iyi sonucu elde etmeye karşı olan isteklerinden ötürü göstermiş oldukları aşırı çaba zamanla onlara zarar vermeye başlayabileceğinden, bu düşünce tarzındaki üstün yetenekli çocuklar mükemmeliyetçilik davranışları dikkatle izlenmesi gereken bir konudur.


3. Stres

Üstün yetenekli çocukların sahip olduğu özel yetenekleri, onların zaman zaman stres yaşamalarına sebep olabilmektedir. Aşırı duyarlılıkları, akran ve ebeveyn arası ilişkilerinde yaşanan güçlükler, mükemmeliyetçi yapılarından ötürü belirledikleri ulaşılması zor hedefler, aile ve çevrenin yüksek beklentisi, zaman sınırlamasının olması veya uygun kaynakların bulunmaması gibi faktörler üstün yetenekli çocuklarda görülen stresin başlıca nedenleri olarak gösterilebilir. Üstün yetenekli çocukların stresle baş edebilmeleri için uygun yöntemlerin erken yaşta öğretilmesi ve yine erken yaşta başa çıkma becerilerini kazandırılması stresin olumsuz etkilerini azaltabileceğinden oldukça önemlidir.


4. Benlik Saygısı

Benlik saygısı, kişinin kendisine yönelik yapmış olduğu değerlendirmedir ve bunun sonucunda da kendisine karşı alışkanlık haline getirmiş olduğu olumlu ya da olumsuz tutumlarıdır. Benlik saygısı ailede oluşmaya başlamakta ve sosyal çevresinden alacağı geribildirimler ile şekillenmektedir. Üstün yetenekli çocukların çevrelerine karşı aşırı hassas ve duyarlı olmaları, farkındalıklarının yüksek olması, bazı şeyleri değiştiremiyor olmaktan duydukları yetersizlik hissi hem ailesi hem de çevrenin her alanda yüksek başarı beklentisi ve bu doğrultudaki baskılar benlik saygısını olumsuz yönde etkileyen faktörlerdendir. Bu tür öğrenciler olağanüstü başarılar sergileseler bile aileleri ya da çevresi tarafından yetersiz olarak adlandırılabilirler.


5. Depresyon

Üstün yetenekli çocuklar mükemmeliyetçi yapıya sahip olma, yaşıtları tarafından dışlanma, ulaşılması zor hedeflere sahip olma, yoğun baskı altında başarıyı elde etme gibi bir takım duygusal ve sosyal problemler ile karşılaşmaktadır. Karşılaşmış oldukları tüm bu problemlerde üstün yetenekli çocuklarda depresyona yakalanma riski oluşturmaktadır.

Ayrıca bu çocukların aşırı duyarlı ve hassas olması da bu riski artıran bir diğer faktördür. Üstün yetenekli çocuklarda görülebilecek bazı depresyon bulguları; sosyal iletişim bozukluğu, arkadaş ilişkilerinde uzun süreli sorun yaşama, başka insanlarla birlikte iken bile yalnız hissetme, hüzünlü ve kaygılı olma, uyku düzensizlikleri, yorgunluk, enerji seviyesindeki düşüklük, umutsuzluk ve aşırı hassasiyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstün yetenekli çocuklar, çevresinden gerekli desteği görmedikleri takdirde üstün bilişsel yetenekleri ile problemleri çözemeyeceklerdir. Çocukların yaşadığı problemlere erken müdahale etmek ve neler yapılması gerektiğinin bilincinde olmak depresyon önlemek açısından önemlidir.


Sonuç

Günümüzde; üstün yetenekli çocukların karşılaştığı yaygın sosyal ve duygusal problemler akranları tarafından dışlanma, yalnızlık, mükemmeliyetçilik, benlik saygısı, stres ve depresyon olarak karşımıza çıkmaktadır. Üstün yetenekli çocukların kendilerine özgü gelişim farklılıklarından dolayı sorun yaşanmaması için bu çocukların iletişimdeki önceliklerinin bilincinde olunması ve buna uygun yaklaşım sergilenmesi çok önemlidir. Sosyal ve duygusal açıdan desteklenen üstün yetenekli bir çocuk; kendine güvenen, yaratıcı, bağımsız, sosyal ilişkiler kurabilen, iletişime açık, çevresiyle barışık, dengeli ve uyumlu bir kişilik yapısı geliştirebilir.


Habibe KALYONCU

Uzm.Klinik Psikolog

TÜZDEV


6.265 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page