Pandemi sürecinde yeni sosyal hayata geçişte ebeveynler bu süreci nasıl yönetmeli ve çocuklarına nasıl yaklaşım göstermeliler?
Genel olarak yaşanan ani ve köklü değişimler yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarında güvenlik algılarını tehdit eder çünkü her değişim bir belirsizlik içerir. Gerekçesi iyi anlatılmamış, içeriği hakkında detaylı bilgiler sunulmamış değişimler tedirginlik hissi oluşturabilir. Çocukların adaptasyon süreçlerine yardımcı olmak ebeveynlerinin etkili iletişimi ile kolaylaştırılabilir.
Yeni normale geçiş sürecinde uzun süredir ebeveynleri ile evde kalan çocuklar, bu yeni düzene ve günlük rutin davranışlara alışmış olabilirler. Yetişkinlerin iş yaşamına dönecek olması, uzun süredir onlardan ayrı kalmayan çocuklarda korku, kaygı, üzüntü gibi duygular uyandırabilir. Uzun süredir arkadaşlarından ve sosyal çevresinden uzak kalan çocuk; sevdiklerine sarılmak, öpmek isteyebilir ya da dışarıdaki maskeli insanlar çocuklar üzerinde kaygı/korku uyandırabilir. Havalarında ısınmasıyla birlikte çocuklar iyiden iyiye maske kullanmak istemeyebilir, maske takmaktan sıkılabilirler. Çocuk maske takmak istemediğinde hijyen koşulları gözetilerek maskeler çocukla birlikte süslenip eğlenceli bir modele dönüştürülebilir.
Çocukları değişimlerin her aşamasından haberdar etmek, olası tepkileri içtenlikle dinlemek, endişelerini anlamaya çalışma ve samimi bir iletişim ortamı oluşturmak süreci kolaylaştırabilir. Bunca süredir sabırla evde kaldıkları için çocukları tebrik etmek, süreci iyi yürüttüğünü ve yeni normale geçiş aşamasında da yapabileceğine inanıldığına dair çocuğa güvendiğini söylemek ve hissettirmek de çok değerlidir.
Bununla birlikte yakın gelecekteki sürecin belirsizliği bakım veren üzerinde de kaygıya sebep olabilir. Bu durumda bakım verenin öncelikle kendi iyilik halini gözetmesi ve duygularını çocuğun gelişimine uygun bir şekilde paylaşabilmesi (“büyüklerde de zorlanabiliyor, yalnız başıma değilim, güçsüz değilim” hissini çocuğa hissettirmek), çocuğunda psikolojik dayanıklılığını destekleyebilirler. Yetişkinler yeni normale geçiş sürecinde yaptıkları ve söyledikleriyle çocuklara rol model olmaktadırlar. Bu bağlamda yetişkinlerin süreci nasıl yönettiklerinin önemli olduğunu da unutmamaları gerekir.
Okul öncesi dönemi çocuklarda
Henüz somut işlem dediğimiz bir dönemde olan 2-6 yaş dönemi çocukları için yeni normalleşme ve dışarı çıkma süreci oyunlaştırılarak anlatılabilir. Dikkat edilmesi gerek noktalar ise; çocuğun gelişimine uygun bir şekilde adım adım verilerek somutlaştırılabilir. Örneğin; alınması gereken önlemlerle ilgili tekerlemeler ve şarkılar oluşturulabilir, evde nesnelerden yere daire şeklinde hayali fiziksel mesafe anlatılabilir vb.)
Çocuğun uzun bir süre sonra sevdiklerini görünce sosyal mesafeyi ihlal edecek davranışların olmaması için; yaş dönemine uygun ‘parkta ve dışarıda oyun canlandırması’ yapılarak çocuğa sosyal destek ve fiziksel mesafe kavramları somutlaştırılabilir.
Yeni normalleşme sürecinin adım adım verilmesi ve ani rutin değişikliklerden kaçınılması, çocuk ve ebeveynleri için kolaylaştırıcı olabilir. Örneğin; önce evin önündeki sokakta yürümek, bahçeye çıkmak, evin yakınındaki bir parka gitmek, yakınlardaki bir markete gitmek gibi adım adım ev yaşamını dışarıya uyarlamak gibi.
Okul dönemi çocuklarda
Okul döneminin başında olan çocuklar kendi tercihlerini ve bireyselliklerini ifade etmeye başladıkları bir dönemdedir. Buna rağmen normalleşme sürecine adapte olurken açık bir dille anlatılmış, tutarlı kurallara ihtiyaç duyarlar. Bu yaştaki çocuklar kendilerini korumayı (fiziksel mesafe ve hijyen) somut olarak anlayabilecek durumda olmalarına rağmen bunları günlük hayatlarına uygulamakta zorluk çekebilirler.
Okul çağının başında olan bu yaş grubundaki çocuklar yeni normale geçiş sürecinde arkadaşları ve öğretmenini merak edebilirler. Bu süreçte onlarla iletişimde olması çocuklara iyi gelebilirler.
Ebeveynlerin çocukları covid-19 ve yeni normale geçiş sürecindeki düşüncelerini, duygularını ve deneyimlerini yazmaya veya birlikte konuşmaya teşvik edilebilirler. Bunlar; onlara akıllarında olanları paylaşmaları için bir alan açabilir, bu da iyileşme ve güçlenme süreçlerine destekleyici olabilir.
Özetle, yeni normale geçiş virüsün bittiğini göstermez. Yeni durumla beraber, virüse önlem alarak daha gelişmiş savunma yöntemlerimizle beraber yaşamayı öğretmektedir. Bu süreçte ebeveynlerin kendi bireysel hayatlarında yaşadığı korku, kaygı duygularını çocuklar fark edebilir ve bu durum kendilerinde de görülebilir. UNICEF’in de belirttiği gibi; öncelikle ebeveynler kendi duygu durum kontrollerini geliştirmeleri ve panik havasında olmadan bu sürece alıştığını akşam eve geldiğinde hissettirmelidir. Ufak yaş grubundaki çocuklar için oyunlarla yeni normale geçiş anlatılıp duygu ve düşünceleri sorgulanabilir. Kendisini rahatlamak için ebeveynler telkinlerde bulunabilir. Bu telkinlerin gerçekçi olması oldukça önemlidir. Okul çağındaki çocuklara detaylı ve panik havasında olmadan anlatımıyla süreci daha iyi algılayabilir ancak uygulamada eksik kalabilirler. Burada uygulamalar için hatırlatıcı hikayeler, oyunlaştırılmış çeşitli önlem yöntemleri gibi stratejiler devreye alınabilir.
M. Türkay NOGRATLI
Klinik Psikolog
Comments